Faerder Regatta

TÜRK YELKENCİLER NORVEÇ’TE (2015)

Yarışı düzenleyen Norveç Kraliyet Yat Kulübü’nün de sponsorları arasında yer alan yat charter firması Rope Sail üç Türk ekibinin bu yıl Regatta’da yer almasını sağladı.

Kuzey Avrupa’nın en önemli yat yarışlarından biri olan Faerder Regatta, Norveç’in başkenti Oslo’da yapıldı. Farklı sınıflarda 676 tekne, 27 grup olarak Batı-Güneybatı yönlü 14-18 knot’lık rüzgarla start alındı. İlk start topu 12:16’da patladı, son grubun startına sıra geldiğinde saatler 18:10’u gösteriyordu. Fareder Regatta’da Norveç, İsveç, ABD, İngiltere, Litvanya, Belçika ve Türkiye bayrağı taşıyan tekneler de vardı.

Filo, Norveç fiyordlarının güneyinde ve çıkışına yakın noktada bulunan, bu yarışa da adını veren Faerder Feneri’ni döndükten sonra kuzeye tırmanarak 83 deniz mili mesafeli mücadelelerini Horten kentinde tamamladı. Ardından Horten’de bir parti düzenlendi.

CHdYRDVUMAA0jhC
Türk Ekipleri;

  • Nardalı Ekibi

Sonay Demirer, Dilek Ergenekon, Mehmet Nardalı, Kadir Sığınmış, Seval Altan, Ufuk Tiyanşan’ın Bavaria 38 ile

  • Kadınlar Ekibi

Ümran Özbay ve beş kişilik ekibi de Salona 38 ile

  • Exit Ekibi

Emre Derman ve 11 kişilik ekibi de First 40.7 ile yarışa katıldı.

Sonuçlar:

Türk Ekipleri               yarışta geçen süre              düzeltilmiş süre            Sıralama

Exit Ekibi                     22:37:49                                 23:18:33                      grubunda 15

Nardalı Ekibi              23:40:00                                 24:02:23                     grubunda 37

Kadınlar Ekibi            26:33:23                                 25:50:21                      grubunda 38

IMG_1016

Nardalı ve Ekibini tanıyalım;

Mehmet Nardalı

Uludağ Tıp Fakültesi mezunuyum. 20 yıldır denizlerdeyim. Yelkenli tekneye geçdiğim ilk günden itibaren imkanım olduğunca yarışlara katıldım, genellikle İzmir’de Urla, Sığacık, Çeşme’de, Marmaris’de, Sakız ve Midilli Adaları’nda, ve iki kez de Donanma Kupası olmak üzere yıllardır yarışırım. Bu yarışta çapalarla yarışılması dikkatimi çekti, bu yarışın negatif bir yönüydü. Çapa teknede bulunmalı ama çapalıkta değil başaltıda yada başka yerde, yaşadığımız ufak çaplı temasta karşı teknede fazla hasar gelmesinin nedeni çapadır. Yarışın artıları; o kadar çok teknenin arka arkaya yapılan startları komite tarafından çok iyi yönetildi, çok iyi takip edildi, teknelerin start ve finish hattı oldukça sessizdi (Türkiye ile karşılaştırıldığında), start ve finish anında bir telsiz karmaşası, gürültüsü olmadı.. (bizde insanlar telsizle komite botuna devamlı soru sorarlar, kendi aralarında konuşurlar vs) ve sonuçlar inanılmaz hızlı açıklandı. Denizcilerin soğukkanlı olmaları, çok dar start-finish hatları, start’ta teknelerin yalnızca iskele kontra cıkabilmeleri, start hattının iskele tarafında bir sığlık olacak şekilde hattın hazırlanması ve finish hattının kıyıya çok yakın olması, karadaki insanların görsellikten faydalanabilmesi ve yarışı hissedebilmeleri ve yarışcıların adrenallerini yükseltmeleri bu yarışın önde gelen güzellikleri ve başarısıydı. Fiyordlarda yelken yapmak üstüne üstlük bir de yüzlerce tekne ile birlikte doğal rotada yarışmak farklı bir tecrübeydi. İzmir’den birlikte denizlere cıktığımız ve yarıştığımız bir arkadaşımla beraber daha önce hiç bir araya gelmemiş, tanışmamış  deniz, yelken sever 4 kişiyle beraber karma bir grup oluşturduk. Ama sanki yıllardır tanışıyor gibi çok hızlı kaynaştık ve birlikte çok iyi vakit geçirdik. Seneye bu yarışa gitmek isteyenler için küçük bir not. Start Cuma günü veriliyor, bizler Perşembe günü oraya ulaştık, ama Çarşamba gününden orada olmanızı tavsiye ederim gezebilmek ve havaya girebilmek için.Gördüğüm en pahalı şehir, yanınızda yedek bir şişe götürün. Yarış rotasını açıklayan bir dergi basıyorlar çok güzel ve ayrıntılı, biz maalesef start öncesi  edinebildik, önceden temin etmekte çok fayda var.

IMG_1457

Kadir Sığınmış

Sabancı Üniversitesi Bilgi Teknolojileri Yüksek lisans mezunuyum. Üç yıl önce yelkenle tanıştım. TAYK (Türkiye Açık Deniz Yarış Kulübü) üyesiyim. İki arkadaşım ile Sirena Marine tarafından Türkiye’de üretilen Azuree serisinin, 33 feet olan teknesini satın alarak yelkene başladım. Bu tekneyi seçmemizin nedeni; Azuree’nin Türkiye’nin ilk seri üretim yelkenlisi olması, aynı zamanda uluslararası arenada sektörün prestijli ödüllerinden birinde, birincilik ödülüne layık görülen ilk Türk teknesi olmasıydı. Azuree’nin Ekim 2010’da, 50th International Genoa Boat Show’da gerçekleştirilen dünya lansmanı sırasında Barca dell’Anno – Yılın Teknesi seçilmesi kararımızda çok etkili oldu. Bizim teknemizin adı “TUZLU”, Amerikan denizcilerinin, yıllarca tecrübe kazanmış, denizcilikle yoğrulmuş, buna karşın hala zımba gibi, temiz ve bakımlı olan denizciler için verdiği takma ad. İki yıl içinde istanbul’da düzenlenen bir dizi yarışa katıldım. İstanbul dışında geçen yıl katıldığım Didim koy içi yarışı dışında bu ilk yurtdışı tecrübem oldu. 676 teknenin start aldığı bir yarışta olmak heyacanı çok yüksekti. Yarış sırasında İstanbul Boğazı benzeri dar bir alandan geçtik. Tekneleri burada birbirini yakalamıştı. O boğazda bu kadar tekne sanki dans edermiş gibi senkronize bir şekilde hareket ederek ilerledi. Bazen tekneler birbirlerine o kadar yakın gidiyorlardı ki sanki teknelerden atlayarak karaya çıkmam mümkündü. Finiş verdiğimiz zaman ilk aklıma gelen; kendi teknemiz Azuree33 ve Türk bayrağı ile burada yarışmanın ne kadar güzel olacağını oldu. Bu yarışa böyle bir ekiple katıldığım için çok mutluyum. Ekip olarak ilk kez bir saat yarıştan önce antrenman yapma fırsatını bulduk. Ekibin uyumu ve cesareti ise takdire şayandı.

res2

Ufuk Tiyanşan

Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi mezunuyum. En büyük hobim projesiz 25 yılda var ettiğim çift direkli kayığım. Gemi mühendislerinin bile kutladığı, rüştünü ispat etmiş bir tekne. Teknenin adı “TULRAB”, Tanrıya ulaşmak anlamında. 30 yıldır yelken yapıyorum. Hakikaten komik bir ülkeyiz, 80 milyon nüfusumuz var, üç tarafımız masmavi deniz… Ama ülkemin en büyük yelken yarışı Donanma kupasında 55-60 tekne yarışır İstanbul’dan güneye. Şimdiye kadar bu yarış 43 kez yapılmış TAYK önderliğinde emek var, özveri var. En mutlu olduğumuz yarış. Fyordlarda birbirini hiç tanımayan bir ekibin tanımadıkları bir kayıkla yarışa girmeleri cılgınca ama bir o kadar da adrenalin yüklü be çok güzeldi. Karma ekip olarak girip tek yumruk olarak çıktığımız bu yarış görsel güzellikleri ile her yelkencinin en az bir kez yaşaması gerektiğini düşünüyorum. Saygı ve sevgiyle bütünleşen ekibimizi de alkışlıyor, Ropesail’e bu organizasyon için teşekkür ediyorum.

IMG_1041

Seval Altan

Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği mezunuyum, sonrasında’da  Bristol  Üniversitesin’de master yaptım. Rüzgar ile 30 yıl önce windsurf yaparak tanıştım ve hayata karşı duruşum değişti, hala windsurf yapıyorum ve çok seviyorum son beş yıldır da  yelken yapıyorum. Marmaris’te yazları yelken yaparak başladım, son iki senedir kışları da Hedef Yelken’de İstanbul’da yarışıyorum. Yaz kış fark etmez, yelken benim için bir tutku ve yaşam şekli. Norveç yarışı bana bir kaç nedenden dolayı ilginç geldi; çok uzun günlerde olması havanın birkaç saat dışında kararmaması ve bu sürede sürekli yelken yapıyor olmak çok  keyifli, diğer bir neden ise yelken yapılan yollar boyunca geçilen yerleşim yerlerinin bir tablo güzelliğinde olması, o kadar çok adanın ve dar kanalların içinde bir sürü tromola atıp yol almaya çalışmak heyecan vericiydi, ufuk çizgisinde balonların renk çümbüşü ayrı bir güzel tarafı oldu.. Yani yarışın  görsel yani beni etkiledi. Görsellik kadar beni etkileyen diğer unsurlar ise; teknik olarak bu kadar çok teknenin sorunsuz bir şekilde start alması, bu kadar çok tekne ile yarışın organize edilebilmesi ve bu yarışın sorunsuzca yönetilmesi oldu. Tabi ben de hertarafı deniz olan ülkemde böyle bir bilincin olmasını istiyorum ama bu istemekle olmuyor nerdeyse her evde bir teknenin olduğu yelkenin yaşam şekli olara insanların rutinine girmiş olduğu bir ülkeyi kıyaslamak haksızlık olur. Her şeyin çok iyi planlandığı ve çok iyi yürütüldüğü  bir yarış yaşadık, yarış boyunca telsizden anlamsız seslerin geldiği veya insanların olur olmaz anonslar yaptığı bir an hatırlamıyorum. Ekip olarak cesaretli ve şanslı olduğumuzu söylemeliyim;, çünkü daha önce hiç tanışmıyorduk bu yarış için bir araya geldik ama çok iyi anlaştık ve sorun çıkmadığı gibi çok da eğlendik. Şartlar böyle olunca çok antremen yapma şansımız olmadı, Norveç’li kaptanımız oldukça temkinli ve amacı sadece yarışı bitirmeyi hedefleyen ve haklı olarak hiçbir risk alma taraftarı olmayan biriydi. Her ne kadar bizim grup kaptanlarımızın tarzı bu olmasa da bir şekilde iyi anlaştık. Ben yelken yarışlarına katılan herkesin bu tip yurtdışı deneyimleri edinmesini tavsiye ederim çünkü bu sayede sadece yarışmıyorsunuz; yelken yapmak için çok elverişli olan Ülkemiz için deneyim sahibi de oluyorsunuz.. Bir iş doğru düzgün nasıl yapılır, nasıl organize edilir öğreniyorsunuz..Bu gibi organizasyonlarda sadece su üstünde değil, bölgenin de içinde oluyorsunuz, bu bir yelken sever için çok mutluluk verici tecrübe.

res5

Sonay Demirel

İstanbul Teknik Üniversitesi Yüksek Lisans mezunuyum. Yelken sporuna bir yıl önce başladım. Denizde olmak, bana büyük bir huzur ve yepyeni bir dünya verdi. Zaman ilerledikçe de hoş bir tutkuya dönüştü. Faerder Regatta’yı ilk duyduğumda çok heyecanlandım. Fiyordlarda yelken yapmak hayali, masalsı bir mutluluk verdi bana ve hiç düşünmeden başvurdum. Harika bir ekibe dahil oldum ve hayallerimin ötesinde bir deneyim yaşadım. Dünyanın en güzel yerlerinden birinde, birbirinden özel insanlarla bu özel yarışa katıldım. Artık hedefim dünyayı yelken yaparak keşfetmek!

res7

Dilek Ergenekon

İTÜ İşletme Mühendisliği mezunuyum. Yelkenle 10 yıl önce bir arkadaşım sayesinde tanıştım. İlk eğitimin ardından mavi yolculuğa çıktık ve o zaman yelken yapmanın hayatımın bir parçası olması gerektiğini anladım. Yelkeni sürekli yapabilmek için araştırmalara giriştiğimde benim gibi düşünen beş kadın yelkenci ile tanıştım ve o sene antremanların ardından yarışmaya başladım. Hala da aynı tutku ile denizlerdeyim. Türkiye’de birçok yerde sayısız yarışa katıldım. Artık bunun bir adım ötesine geçmenin vakti geldi dediğimde Belle De Jour ekibindeki arkadaşlarım sayesinde Norveç Faerder yarışından haberdar oldum ve ertesi gün heyecanla katılmak istediğimi Ropesail’e bildirdim. Farklı dinamikleri olan bir denizde, malesef Türkiye’de pek alışık olmadığımız sayıda tekne ile beraber yarışmak beni çok heyecanlandırdı. En büyük soru işareti ekibi hiç tanımamamdı, aslında büyük de bir riskti. Ama korktuğum gibi olmadı, çok iyi anlaştık ve müthiş bir ahenk yakaladık. Tüm yelkenci arkadaşlara yurt dışı tecrübesi edinmelerini tavsiye ederim.