Fearon (1994)

Fearon (1994) makalesi doğrudan Demokratik Barış Teorisi’nin bir parçası olmasa da, demokrasilerin neden daha fazla savaş kazandığını ve demokrasilerin neden birbirleri ile savaşmadığını açıklaması açısından önemlidir. Kullandığı metodolojik çerçeve Russett gibi demokratik normlarla ilgili değildir.

Farklı rejim tipleri karşı tarafa farklı seviyelerde bilgi gönderir. Örneğin eğer bir devlet demokatikse karşı tarafa belli bir türde bilgi gönderir. Bu eldeki bilgi karşı tarafın çok iyi değerlendirmesi ve analiz etmesi gereken bir veridir. Bir devletin hangi ölçüde direneceğini ve tehdite boyun eğmeyeceğini liderin karşı karşıya kalacağı iç siyasi tepkiyle ölçebiliriz. İç siyasi tepki fazlaysa lider belli bir eşikten sonra geri adım atamayacaktır. Her devletin geri adım atmama eşiği farklıdır. Aşağıda ayrıntılara bakabiliriz.

Fearon, J. D. (1994). Domestic Political Audiences and the Escalation of International Disputes. American Political Science Review, 88(03), 577–592. 

Bir devlet başkanının başka bir devleti tehdit etmesi ve aynı oranda hedef ülkenin bu tehditlere direnmesi uluslararası krizlerin doğumunu belgeler. Henüz ortada bir savaş söz konusu olmasa da, taraflar sanki her an birbirlerine savaş ilan edecekmiş gibi davranırlar. Dahası bir tür sinir harbi veya yıpratma savaşı tatbik ederler. Bu tür kriz anlarında tehditlerin havada uçtuğunu ve liderlerin sürekli birbirlerine karşılıklı laf attığını gözlemleriz. Her bir ülke vatandaşı bunu gözlemler. Dahası tehdit eden ve tehdide direnen devletlerin yurttaşları bu duelloyu daha yakından izler. Liderlerini gözlemler, tehditleri anlamaya çalışır. Bütün bu süreç boyunca yurttaşlar liderlerinin performansını gözlemler ve değerlendirir. Fearon’a göre bu “yurtiçi izleyici kitlesi” uluslararası krizlerin en önemli unsurlarından biridir, hatta krizlerin doğum anında ve sonrasında en belirleyici faktörlerden biridir.

Fearon bu makalesinde uluslararası krizleri bir tür sinir harbi olarak resmeder. Yani tarafların sürekli birbirlerinin adımlarını ölçmeye çalıştığı bir kriz ortamı mevcuttur. Bu kriz ortamında ve kriz süresince en belirleyici unsur yukarıda belirtildiği gibi yurtiçi hedef kitle / izleyici kitlesidir. Demokratik devletlerde izleyici kitlesinin liderliğe ödeteceği bedel otoriter devletlere nazanaran göre daha fazladır.

1.Çatışmayı başlatan bütün koşullardan bağımsız olarak, çatışma bir kere kızıştıktan sonra, izleyici kitlesinin güçlü olduğu devletlerde liderler çok zor geri adım atar, hatta geri adım atmak çok zor hale gelir. Dolayısıyla izleyici kitlesinin lidere ödeteceği bedelin zayıf olduğu devletler daha kolay geri adım atarlar. Çünkü iç siyasette ödenecek bedel karşı tarafın iç siyasette ödeyeceği bedele nazaran daha azdır.

2. Hangi devletin daha fazla iç siyasi bedel ödeyeceği bilgisi belli bir kızışma (escalation) seviyesinden sonra karşı tarafa gönderilen en önemli sinyaldir. Yukarıda altı çizildiği gibi bu bilgi devletlerin tehditlere karşı direngenliğini (resolve) gösteren en önemli unsurlardan biridir. Eğer devletler başka devletlerin direngenliği ile ilgili (askeri, ekonomik, iç politika vs) bilginin tamamına sahip olsaydı savaş çıkmazdı çünkü zaten savaşı kimin kazanacağı da bilinirdi. Savaşların ve çatışmaların en önemli sebeplerinden biri devletler arasındaki bilgi asimetrisidir. Buradaki söz konusu bilgi  iç izleyici kitlesinin lidere ödeteceği muhtemel bedeldir.

Fearon’un teorik varsayımlarının Demokratik Barış Teorisi’ne bağlandığı nokta burasıdır.

1. Demokrasilerde liderlerin kızışmalardan geri adım atması sonucunda ödeyeceği bedel, otokratların ödeyeceği bedele nazaran daha fazla olduğundan, demokratik devletler geri adım atmayacaklarına dair daha güçlü sinyal gönderirler.

2. Gerek uluslararası çatışmaların bir tarafınının otokrasi diğer tarafının demokrasi olduğu çatışmalarda her iki devlet de ödeyebilecekleri iç siyasi maliyetin olabildiğince yüksek olduğunu göstermek isterler. Yukarıda gösterildiği gibi bunun sebebi bu iç siyasi tepkinin bir karşı tarafa gönderilen bir bilgi olmasıdır. Otoriter devletler doğal olarak yeteri kadar iç siyasi tepki üretemediklerinden, iç siyasi kitle tepkisinin çok fazla olduğu demokratik rejimlere nazaran daha hızlı geri adım atarlar.

3. İç siyasette daha fazla bedel ödemesi muhtemel olan liderler (demokratik rejimler) çatışmaları kızıştırmak konusunda da aslında isteksizdirler. Çünkü kızıştırma (escalation) büyük bir risktir, belli bir eşikten sonra iç izleyici tepkisi yüzünden geri atılması çok zordur. Örneğin demokratik devletler ulusulararası arası arenada birbirleriyle karşılaştığında çatışmayı kızıştırmayı tercih etmezler. Belli bir eşiğe gelmeden geri adım atmaları, ya da hiç çatışmaya girmemeleri her iki taraf için de daha iyidir. Genellikle böyle olur ve sonuç olarak demokratik devletler arasındaki çatışmalar çok azdır.

Belli bir savaş eşiğine gelindiğinde demokratik devletler otokrasilere göre daha fazla kızıştırmayı tercih edebilirler, çünkü otokratik devletin ödeyeceği iç siyasi kitlenin otokrata ödeteceği bedelin çok zayıf olduğunu, dolayısıyla  hedef devletin daha kolay geri adım atacağını düşünürler. Eğer otokratik devletin ısrarında devam ederse sonucun savaş olması muhtemeldir.

Demokrasilerin birbirleri ile neden daha az savaş yaptığını açıklaması açısından Fearon (1994) makalesi Demokratik Barış Teorisi’nin bir parçasıdır.