Newspaper Articles

Radikal İki, 18.07.2010

Gramsci okuyor musunuz?

Gramsci okuyor  musunuz?
Kılıçdaroğlu nun söyleminin bir şansı var ama…

18/07/2010

CHP, ?organik? yani halktan gelen ve halkın benimseyeceği bir söylem geliştirebilecek mi?

HASRET DİKİCİ BİLGİN (Arşivi)

İtalyan siyaset düşünürü ve eylemcisi Antonio Gramsci, Hapishane Defterleri?nde toplumsal süreçleri, sınıfları ve liderleri kendi içinde sürekli devinen ve dönüşen bir organizma olarak anlama çabasının bir parçası olarak ?organik?/?tarihi? bir krizden bahseder. Bu toplumsal kriz organiktir, çünkü yaşayan ve sürekli dönüşen toplumun kendisi bir organizmadır, dolayısıyla bu krize deva olabilecek çözüm de halkın kendisinden gelmelidir. Aynı zamanda krizin kendisi tarihi bir noktaya işaret eder, çünkü halkın içinden gelen siyasi parti ve liderlerin bu tarihi fırsatı yakalaması bir devrimle, kaçırması ise öncekinden çok daha köklü bir krizle sonuçlanabilir. Gramsci?nin bahsettiği bu tarihsel sürece yayılan organik kriz durumu, sadece bir devlet krizi değildir. Devlet yönetimini elbette etkileyen ama daha çok toplumsal değerlerde kendini gösteren bir krizdir. Öyle ki hakim değerler, tercihler ve yapılar ölür, ortadan kalkar ve geçersizleşir. Ancak henüz bütünüyle yok olmamıştır, hatta yok olmaya direnmektedir. Öte yandan yeni eğilimler oluşmaktadır, ancak oluşumunu henüz tamamlamamıştır. Böyle bir kriz, değişim için bir fırsat gibi görünse de, Gramsci?ye göre kısa vadede oldukça tehlikelidir. Çünkü halkın içinden, halka ait, halk tarafından önerilen ve benimsenen bir çözüm ortaya çıkmazsa kitleler karizmatik bir lidere yönelebilir ve hakim olan atıl da olsa sağalabilir. Üstelik otoritesini muhaliflerini yenerek pekiştirmiş baskıcı bir liderin elinde.
Gelinen noktada bize Gramsci?nin organik kriz incelemesinin üzerine düşünmeye zorlayan şey, Kılıçdaroğlu?nun bir lider olarak ortaya çıkışı. Bir yanıyla cumhuriyet tarihi bir türlü bitmeyen, her yeni on yılda bir kabuk değiştiren, yeni katmanlar edinen bir organik krizin tarihi olarak düşünülebilir. Ne ironiktir ki cumhuriyetin kuruluşu -tam da Gramsci?nin açıkça bahsettiği şekilde- bir savaş sonucu hakim sınıfın inanılırlığını yitirmesiyle kendini gösteren bir başka organik krizin sonucunda gerçekleşti. Ancak bir organik krizin galibi görünümünde ortaya çıkan cumhuriyet, kısa sürede kendi organik krizini yarattı. AKP?nin yükselişi sonucunda ortaya çıkan gerilim bugün her ne kadar bazı açılardan statükocularla değişim yanlılarının çatışması olarak görülse de, Gramsci?nin organik kriz teorisi çerçevesinden düşünüldüğünde bitmemiş bir organik krizin eski hakim eğilimlerinin artçı ve güçlenen dalgalar halinde geri dönmesidir. Bu yeni dalganın sembollerini, lalelerden fetih kutlamalarına kadar, hep geçmişten seçmesi de buna işaret eder.

Antitez
Peki bu resimde Kemal Kılıçdaroğlu nerede duruyor? Her şeyden önce Kılıçdaroğlu?nun bir lider olarak ortaya çıkması, biraz gönülsüzce de olsa radikal soldan merkez sağa kadar geniş bir kesim tarafından, en azından şimdilik, kabul görüyor olması bize bu eski söylemin inanılırlığını yitirdiği ama yerine geçecek olanın ne olacağının netleşmediği durumun devam ettiğini gösteriyor. Cumhuriyetçi söylemin antitezi olarak, hem de halkın devlete/bürokrasiye cevabı olma iddiasıyla ortaya çıkan AKP?nin de organik krizi sonlandırmaktan ziyade yeni bir aktör olarak krizin içine dahil olduğunu söylemek mümkün. En azından bu tür kriz zamanlarında gözlemlenen lider ve parti arayışının devam ettiğini biliyoruz. Kılıçdaroğlu?nun liderliğinin geniş bir kesim tarafından hiç değilse daha en baştan reddedilmemiş olması, bir şans verilmesi gerektiğinin açıkça veya ima yoluyla ifade edilmesi bu savı destekleyen bir gelişme. Şimdi asıl soru Kemal Kılıçdaroğlu?nun ve CHP?nin bu krizi çözme olasılığının ve kapasitesinin ne olduğu. Kılıçdaroğlu?nun CHP?si Gramsciyen ifadeyle ?organik? yani halktan gelen ve halkın benimseyeceği bir söylem geliştirebilecek mi? Eğer halkın gündemi dinin kamusal alanda ne kadar görünür kılınacağı/devlet tarafından görünürlüğünün ne derece kısıtlanacağı değil de gülünç emekli maaşlarıyla ürkütücü işsizlik oranlarıysa, belki daha önemlisi halk bu sorunları artık kimsenin çözemeyeceği sorunlar olarak kabullenip kulak arkası yapmadıysa, Kılıçdaroğlu?nun getirdiği söylemin bir şansı olduğunu söylemek mümkün. Daha iyimser düşünülürse şimdi gönülsüz destek veren kesimlerden bir tarihsel blok oluşturması bile mümkün olabilir. Sayın Kılıçdaroğlu Gramsci okuyor musunuz?