Melih Cevdet Anday’ın Felsefesiz Yaşamak adlı deneme kitabında “En önemli iş” başlıklı denemesinde “filozof” mu yoksa “filosof” mu doğrudur, onu irdeliyor. Anday’a kulak kabartalım:
“Ben, sözcüğü “filosof” diye ‘s’ ile yazarım hep, ama nedense gazetede ‘z’ ile ‘filozof’ diye çıkar. Düzeltmen arkadaşların hakkı var, çünkü Türkçe Sözlük’te de öyle, ‘z’ diye yazılır. Ansiklopediye baktım, orada ‘filozof’ diye alınmış.
Şimdi bu Yunanca sözcüğün kökenine bakalım:
Philosophos, görüldüğü gibi, iki sözcükten yapılmadır ve ‘bilgelik sever’ anlamına gelir. Bunun gibi, felsefe de ‘philosophia’dan çıkma, ‘bilgelik sevgisi’ anlamına.
Öyleyse şu soruyu sormamız gerekiyor: ‘Sophia’ (bilgelik) sözcüğünün başındaki ‘s’ sesi nasıl ‘z’ ye dönüştü?
Biliyoruz, Batı dillerinde (özellikle Fransızca’da) tek ‘s’, ‘z’ diye okunuyor, ondan.
Demek biz Fransızların okuyuşunu sözcüğün kökenine yerleştirmişiz.
Ne hakkımız var!
Görmezlikten gelmeyelim, onlar, Batılılar, gerçi tek ‘s’yi ‘z’ diye okuyorlar ama sözcüğün yazılışındaki ‘s’yi bozmuyorlar, koruyorlar.
Biz ise Fransızın deyişini yazımımıza geçiriyoruz, böylece de sözcüğün kökenini bozuyoruz.
Buraya geldiğimizde bir sakınca çıkıyor karşımıza: Zophus, Yunanca karanlık demektir ve bu durumu ile sözcük, ‘bilgelik sevgisi’ değil, ‘karanlık sevgisi’ anlamına gelecektir.”
“Filosof” tabiri, akla daha yatkın geliyor. Felsefeyi bize sevdiren romanın adının da “Zofi’nin Dünyası” değil de “Sofi’nin Dünyası” diye yazılması da bu yazıyı destekler niteliktedir.