Levent’in Görüşmesi

Levent: “Başlangıçta, bu çalışmayı kiminle yapacağım üzerinde kafa yorarken aklıma hep yaşlı kişiler gelmişti, çevreme sorup soruşturuyor, ?ilginç? hikâyeler arıyordum, çok uzağa gitmeden de sonuç aldım. 86 yaşında bir Ermeni kadın; daha önce söyleşi yapmış olduğum bir yemek-anı kitabının yazarının annesi. Başından geçen çok şey vardı ve bunları anlatmaya da çok hevesli olduğunu söylemişlerdi. Ancak Leyla Hoca çalışmanın aile hafıza/anlatısının genç bireyler üzerindeki etkisi ve bu etkinin bireylerin hafızasındaki rolü (post-memory) buna ek olarak bu çalışmanın bir olay üzerine değil de hayat hikâyeleri üzerine yapılacağını söylemişti. Bunu duyduğumda ne yalan söyleyeyim, “genç birinin anlatacak ne kadar çok şeyi olabilir” diye düşünmedim değil, ailenin anlatıları üzerine kişisel tecrübelerin katılıp harmanlanmasıyla oluşan bir hafıza elbetteki önemlidir, ancak kendi anlatabileceğim şeylerle 86 yaşındaki o kadının anlatabileceği şeyleri karşılaştırıyorum da benimkiler, onunkilerin yanında devede kulak bile kalamıyor. Şimdi çalışmanın sonunda itiraf etmeliyim ki yanılmışım.”


Görüşmeden: “19 Ocak’ta… o olay oldu ve bundan sonra Hrant Dink ne yapmaya çalıştıysa, ben bunun içinde daha çok olacağım. Bizim yaşıtlarımızın yaşadığı en büyük, yani kendi gözlerinin önünde olan ilk olaydı. Mesela büyüklerimize karşı sürdürdüğümüz bir şey vardı: bizim jenerasyon için diyorum ki artık korkacak bir şey yok. Hani bazıları vardır, ‘mama’ deriz biz mesela. Bana sokakta ‘mama’ deme, ‘haçını içeri sok’ falan gibi şeyler. Öyle bir oldu ki, haklı çıktılar gibi oldu ve yaşadığım ilk, dediğim gibi. Sonra gazete başladı. Zaten orada azınlık çoğunluk kavramları değişiyor. Oradaki insanların bir kısmı Ermeni değildi. Tamamen yanında olan ve seninle aynı şeyi paylaşan insanlar. O günden sonra çok farklı insanlarla tanıştım. Hayatım çok başka bir yöne gitti.”
Bu projede görüşme yapılan kişi, isminin ve fotoğrafının kullanılmasını istememiştir.