Cenk’in Aram’la Görüşmesi

Cenk: “Sabancı Üniversitesi Tarih Bölümü?nde yazacağım yüksek lisans tezinde sözlü tarihi kullanmayı çok istiyordum. Sözlü tarihle ilişkim Leyla Neyzi?nin dersiyle başlayan kısa bir geçmişe sahip aslında. Bundan bir dönem öncesine kadar sözlü tarihin bir konuda önemli bilgi sahibi olabileceğimiz insanların görüşlerini alma yolu olarak gördüğümü, öyle zannettiğimi belirtmeliyim. Ama dersin işlendiği bir dönem boyunca, aslında sözlü tarihin, hem tarihi konuşturan seslerdeki farklılığı arttırması, ayrıca tarihi yazmak (ya da ?yeniden? yazmak) için başvurulacak kaynakları genişletmesi konusunda çok daha önemli bir alan olduğunu anladım. Ayrıca, derste metin oluşturma konusunda yararlandığımız bu alanın, derslerde yönetmenin katılımıyla gerçekleşen film gösterimleri sayesinde sinemada da kullanılabildiğinin ve bundan sonra daha çok kullanılması gerektiğinin farkına vardım. Eğer sinema, konuşulmayanın, söylenmeyenin, göz ardı edilenin bir temsili olacaksa, bu temsili sağlamada sözlü tarihin de büyük etkisi olacağına inanıyorum. “



Cenk’le Aram’ın görüşmesinden:

Aram: ?Dışarıdan baskı hissedebiliyorsun. Yani mesela şehirlerarası yolculuktasın, hep bir sıkıntıdır. Birileri sana ismini soracak ve sen hesap vermek zorunda kalacaksın. Çünkü şu soru çok yaygındır: ‘Ya nerelisiniz?’ Ya nereliyim, yani ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Hani şimdi Ermeniyim desen ne olacak? ‘İsminiz çok değişik!’ (gülerler) Bazen işe de yarıyor şimdi tamam mı?.. Doğal olarak bir sohbet ortamı da doğuyor. Ama öte yandan hep rahatsızlık verici bir duygu: Türkçe konuşuyorsun, ‘nerelisiniz?’ diye soruluyor.


Aram’ı dinleyebilirsiniz: